KARS Düzenleme Tarihi : 02 Eylül 2020 23:38 Haber Girişi : 02 Eylül 2020 23:38

Başkanlık Sistemi S400’ler ve Mavi Vatan

Başkanlık Sistemi S400’ler ve Mavi Vatan
Başkanlık Sistemi S400’ler ve Mavi Vatan KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK

Başkanlık Sistemi S400’ler ve Mavi Vatan

KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK

Prof. Dr. Ali Osman Engin’in, “Başkanlık Sistemi S400’ler ve Mavi Vatan” yazısı:

Büyük Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak çok zorlu bir dönemden geçiyoruz. “Ya Devlet başa ya kuzgun leşe” noktasında olduğumuzu anlayabilmek için dahi olmaya gerek yoktur. Bedirde, Kerbela da, Çanakkale de, Sarıkamış’ta 15 Temmuzda leş kargaları her seferinde büyük Türk Milletinin hayal ettikleri leşine konmak istediler. Her ne kadar Osmanlı Türk Devletinin kolunu ve kanadını yolmuşlarsa da, Allah’ın yardımıyla o şer odaklarının hayallerini zorlayan bir Devlet başa gelmiş, tüm zaman ve mekânlara Türk-İslâm Mührünü vurmuştur. Çanakkale’ye vurulan mühür, bugün mavi vatan coğrafyasının tapusunun mührü olduğu anlaşılmaktadır. Doğal olarak bu mührü vuran ve şairimizin dediği gibi; “Bedrin Aslanları ancak bu kadar şanlı idi” dizelerinde canlanan tüm şehitlerimiz ve gazilerimiz, en uygun ifadeyle Türk düşmanlarının hayallerine ket vurmuş, akıllarını başlarından, ellerini eteklerindeki taşlarından, güçlerini kirli işlerinden ve dolularını boşlarından almıştır.

Çanakkale’de Fatih Sultan Mehmet Han’ın kutsanmış ruhunu, Başbuğ Mustafa kemal Atatürk’ün savaş ve barış dehasını, Seyit Onbaşının samimiyet ve Hak davasına olan inancının gücünü, Osmanlı Türk Yurdu Anadolu Coğrafyasının üzerindekiler kadar altında yatanları hesap edemeyen kirli yumak leş kargaları vurgun yiyerek şok olmuşlar ve hayallerini masa başlarında yüz yıl ertelemişlerdir. Ancak toparlanıp güçlerini bir araya getirip yeniden Sevr’i hortlatabileceklerini hesaplayarak sabır ve alttan - üstten, örtülü – açık oyunlarla süreyi doldurdular. O günkülerle bu günkülerin aynı ruh ve bedenler olduğunu görüyoruz. Oyun aynı oyun, bu kirli oyunlarda rol üstlenenler aynı oyunculardır. Verdikleri arada yine boş durmamışlar, işlerini kolaylaştırmak ve öküzü bacadan çıkarmak için türlü türlü senaryolar yazıp, yeri gelmiş sağ-sol diye kardeşi kardeşe vurdurmuş, Türkün İslam iman ve ihlas gücünü erite erite yok etmek için gerçeklerinden üretilmiş, ancak gerçeğiyle alakası olmayan naylon ve sentetik cemaat ve tarikat yapıları inşa ederek toplumsal birlik ve beraberliği manevi dinamitlerle sabote etmişler, ellerine silah verip, beyinlerine vatana ihanet fikrini yerleştirdikleri teröristleri dağa çıkarmışlardır.

Onlar planlarını yapadursunlar, şüphe yok ki Yüce Allah’ta kendi kurduğu ve yarattığı düzenle ilgili plânlarını yapmış ve onların plânlarını boşa çıkaracak imkân ve fırsatları Büyük Türk Milletine bahşetmiştir. İşte bu imkân ve fırsatlarla Alpaslan Anadolu coğrafyasının kapıları açılmış, Fatihle İstanbul’un çağa damgasını vuran fethi gerçekleştirmiş, Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşlarıyla Çanakkale geçilmez denilmiş, Sarıkamış’ta verilen şehitlerle beraber Enver Paşayla Sovyet Rus plânları bozulmuş ve aidiyeti her ne olursa olsun, topyekun Türk Milleti olarak 15 Temmuzda ihanet kalkışması bastırılmıştır. Geçmişten kuyruk acıları olan haçlı ittifakı ve onların yanaşmaları etrafımızdan yani Ortadoğu coğrafyasından işe başladılar. Doğu Akdeniz’de suları her geçen gün biraz daha ısıtarak kurbağa misali milletimizi tepki veremez bir hale düşürmeyi hedeflemişlerdir. Ya bunu şimdi başaracaklar, ya da ebediyen kirli kursaklarına biriktirdikleri kan ve irin deryasında Allah’ın izniyle yok olarak geberip gideceklerdir. Aceleleri ve panikleri bundandır.

Şurası tarihi tecrübelerle sabittir ki, büyük Türk Milletinin başı sıkıştığında Yüce Allah hep yeni Fatihler ve Atatürkler göndermiştir. Doğum kontrolleri ve nüfus plânlamalarıyla bu dâhilerin gelişini durduramamış ve bu noktadaki ince sırrı anlayamamışlardır. Devletin başına devlet gelmiş, çok isabetli öngörülerle alınabilecek tedbirler alınmaya çalışılmış ve çok isabetli politikalar geliştirilmiştir. Kuzgunlar leşe konamamışlar ve aslında açlıktan kudurup kendi etlerine düşmeye başlamışlardır. Onlarla beraber siyaset uğruna bu durumu anlamakta zorlananlar ve aklı selim düşünemeyenlerin olduğu da unutulmamalıdır. Binlerce yıllık tarih tecrübesine ve tarih bilincine sahip Türk Devletinin her sıkıntı ve oynanan oyunların farkında olarak savunma sanayiine ağırlık vermesi, milli ve yerli savaş teknolojilerini elde etme çabaları, paralel devlet yapısının temizlenmesi, S400 savunma sistemlerine yatırım yapılması, Türk İstihbarat teşkilatının yeniden Türk Milletine göre yapılandırılmış olması, sınır ötesi harekatlara katılan askerlerimizin dillendirdikleri Kızıl Elma ülküsü çok önemli mesajlar vermektedir. Devlet ve devlet aklını bilenler bu mesajların kaynakları ile ilgili detayların farkındadırlar. Henüz böyle bir farkındalığa sahip olamayanların soğan ve sarımsak hesapları yapmaya devam etmeleri doğal karşılanmalıdır. Çünkü ellerindeki veriler oldukça sınırlıdır.

Şu an itibariyle geçmiş dönemlerde olduğu gibi, tek başına bir iktidarın olmadığı, çok parçalı koalisyon dönemleri düşünüldüğünde, yasama ve yürütme açısından hızlı karar alma mekanizmalarının olamayacağı, belki kararların bile bir konsensüsle alınamayacağı, yaşanmış örneklerden yola çıkarak rahatlıkla anlaşılacaktır. Böyle bir dağınıklık durumunda dışarıdan gelen saldırılara anında cevap verilemeyecek ve sorunlar içerisinden çıkılmaz bir hal alarak düşmanların hedeflerine ulaşmalarını daha az maliyetle beraber çok kolaylaştıracaktır. Başkanlık sistemine geçişi hazırlayan ve gerçekleştiren irade ve devlet aklını tebrik ediyorum. Milli harp ve savunma sanayimizin elde ettiği gelişme ve başarılar alkışlanmalıdır. Neyin nasıl üretildiği gibi teferruatlara girmeyeceğim. S400’lerin satın alınması ve ortak üretim yapılması düşüncesi hedefi tam 12’den vurmuştur. Emperyalist güçlerin hareketlerini kısıtlamıştır. Bu sistemler de hiç vakit geçirmeden Akdeniz' e kurulmalı ve aktif hale dönüştürülmelidir.

Kıbrıs Rum Kesimini Avrupa Birliğine birlik üyelerinin taleplerini reddetmelerine rağmen apar topar alınmasının nedenini şimdi çok daha iyi anlıyoruz. Avrupa Birliği tabiri caiz ise sağ elini Rum Kesimine göstermiş, ancak sol eli ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine vurmuştur. O gün yapılanların hepsi öngördükleri ve çok iyi bildikleri bu günlere hazırlık içindi. Akdeniz’deki doğal zenginlik kaynaklarından çok önceden haberdarlardı ve hep Yunanistan’ı kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Türk Milletini Akdeniz’ e olta atamaz hale getirmeye çalışıyorlardı. Fransa’nın geçmişten kalan hesaplarına ilave olarak kurduğu sömürge düzeni çerçevesinde, Afrika’dan elde ettiği rant yıllık olarak beş yüz milyar dolar civarındadır. Fransa sömürdüğü o coğrafyalarda çanağına çomak sokan bir Türkiye Cumhuriyeti Devletiyle karşılaşmıştır. Çobansız köy sürülerine dalan Fransa kanla dolu mevzilerini birer birer kaybetmenin hıncını almak istemektedir. Fransız toplumu çalma ve çırpma temelli edinilen kazanımlara bağlı olarak bir refah toplumudur. Fransa’nın yıllık beş yüz milyar dolardan olması demek, halkının refahını kaybetmiş olması anlamına gelmektedir. Bunun sonucu başkaldırı ve isyandır. Diğer Batı toplumlarında olduğu gibi Fransa’nın da İnşallah çöküşü buralardan gelecektir. Bu mukadder son tüm batı toplumlarını kuşatacaktır. İnşallah teknoloji ihraç edemez hale gelecekler ve kendi içlerinde patlayacaklardır.

ABD Kıbrıs Rum Kesimine uyguladığı 33 yıllık silah ambargosunu kaldırarak şer ittifakındaki oynak yerini almaya çalışmıştır. Aynı zamanda Rusya'nın yapabileceği siyasi hamlelere karşı bir önlem almıştır.Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak bu yapılanlara karşı tedbirlerin mutlaka ve cesaretle alınması beklenmektedir. Örneğin Maraş’ın iskâna açılması, Pakistan, Azerbaycan, Katar, tüm Türki Cumhuriyetlerle beraber Rusya’yı da yanımıza alarak Akdeniz’de bir “Turan Orduları” gövde gösterisi yapılabilir. Bu işin şakasının olmadığı, eğer merek yanarsa sıçanlara da kalmayacağı gerçekliği alana yansıtılmalıdır. Mısır ve Birleşik Arap Emirliği çıkarları her durumda ve her alanda mutlaka vurulmalıdır. Aksi halde vuranlar onlar ve ne yazık ki vurulanlar da biz olabiliriz. Eğer ok yaydan çıktıysa savunmada beklenemez. Saldırı konumuna geçilmesi gerekir. Bu vuruşlar çok şiddetli olmalıdır ve bu hainlerin akıllarını başlarından almalıdır. Nefesini dışarı verdiyse içeri almaya ve içeri alındıysa dışarı vermeye fırsatları kalmamalıdır. Ülkemiz ve büyük Türk Milletinin enerjisini dağıtacak suni gündem ve olaylarla meşgul edilmesine kesinlikle ortam hazırlanmamalıdır. Yunanistan, Fransa, Almanya, Amerika ve diğerlerinin şer ittifakı içerisinde yerlerini alarak oynadıkları kirli oyunların oyuncuları olmalarını bu ülkelerde yapılacak seçimler için, seçim yatırımı olduğunu ifade etmek en azından o oyunların paydaşı ve parçası anlamındadır. Çünkü böyle bir mesnetsiz öngörü, gerçek sebeplerin üstünü örtmekte ve gerçekleri gizlemektedir. Halbuki o ülkelerin dış politikalarının yüz yıllara dayanan sürdürülebilir stratejileri, yöntem ve kurguları vardır. Bunun adı; devlet politikasıdır. Liderden lidere ve yöneticiden yöneticiye çok ta değişmez.

Rabbim Türk Milletinin yar ve yardımcısı olsun.

(BA-BA-S) GAZİ KARS (KHA) / KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.