BÖLGE Haber Girişi : 15 Haziran 2020 19:05

Bir Kenara Yazılan Sümmani

Bir Kenara Yazılan Sümmani
KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK Bir Kenara Yazılan Sümmani
Bir Kenara Yazılan Sümmani Bir Kenara Yazılan Sümmani

Bir Kenara Yazılan Sümmani

KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK

1861 yılında Erzurum’un Narman ilçesi’nin Samikale Köyü’nde dünyaya gelen Aşık Sümmani, kendi değişinde ‘Sümmani’yi bir kenara yazmışlar” ifadesinde olduğu gibi adeta bir kenara bırakılmış muamelesi görüyor. Bade içtiği Ablak taşına giden yolun henüz kullanışlı olmaması, yol üzerindeki çeşmelerden kaynaklı çamur olan yolun düzeltilememesi, evinin bakımsızlığı gibi onlarca ilgisizliğe maruz bırakılmış. Yıllardır bir türlü düzene sokulamayan anma etkinlikleri de ya yıllarca ara verilerek ya da her yılın belli belirsiz zamanlarında yapılıyor.

Sümmani’nin torunlarından Şeref Altunok, “Bir kenara yazılan Sümmani” belgeselinde Sümmani’nin beklendiği gibi sahiplenilmediğinden yakınarak özellikle de Erzurum’da bir sokağa, caddeye, kültür merkezine isminin bile verilmediğini söyledi. Narman’da bir okula ve caddeye isminin verildiğini de belirten Altunok, caddeye verilen ismin ‘Sünmani’ şeklinde yanlış yazıldığının da altını çizdi.

PEKİ SÜMMANİ KİMDİR?

Asıl adı Hüseyin’dir. Köyün yoksul ailesinden Hasan’ın oğludur. 11 yaşına kadar köyde hayvan otlatarak zaman geçirmiştir. 11 yaşına girdiği gün köyün Ablak taşyı mevkiinde hayvan otlatırken öğlen vakti uykuya dalmış ve 18 saat sonra uyanmıştır. Daha sonra koşmalarında da ifade ettiği üzere üçler, beşler, yediler ve kırkların toplandığı bir mecliste hem kendisine hem de maşukası olacak olan, Afganistan’ın Bedehşan şehrinin kadısının kızı olup sarayda yaşayan Gülperi’ye bade içirilmiştir. Yine kendisinin ifade ettiği üzere maşukasına kavuşamayacağı ve bundan sonra isminin Sümmani olduğu söylemiştir.

Sümmani köy meclisinde yapılan sıra gecesinde babasının yanında otururken ‘Sende bir şeyler söylemek ister misin Hüseyin’ denildiğinde dizleri üzerine oturarak aşağıdaki ilk koşmasını seslendirmiştir.

Bin iki yüz yetmiş yedi devrinde

Emrettiler geldim nöbete beni

Sübyan lisanımda ekli şii’rimde

Katmadılar gayri sohbete beni

***

Bir bulak başında verdiler dersi

Dû gûşuma geldi erenler sesi

Gezdi ara yerde aşkın kâsesi

Buyur emrettiler şerbete beni

***

Şerbette sermestem ahval de filhal

Ya niçin gitmiyor benden hum hayal

Vasıta-i miras olduğu Pür Kemal

Bir zaman gezdirir gurbette beni

***

Firkatte Kerem’im sevdada Mecnun

Bir saç Leyla’ya olmuşam meftun

Gördüm göremirem gezerim mahzun

Saldı derde gama zillete beni

***

Sümmani esrarın hangi kelamda

Var mıdır Taksim’in Darüsselamda

Kiramen katibin leh-i kalemde

Hangi günü ister rihlete beni

 

Sümmani mahlasını kullanması şaşkınlık yaratmış ve bir diğer konuşmasında ise şöyle demiştir:

Uyandım gafletten oldum perişan

Bir nur doğdu ailem oldu ürişan

Geldi selam verdi üç-beş dervişan

Lisanları bir hoş sedasın tek tek

***

Duydum sedasını uyandım habdan

Aslımız yapılmış haki turapdan

Okuttular üç harf yeşil yapraktan

Okudum harfini noktasın tek tek

***

Okudum harfini zihnim bulandı

Yarelerim göz göz oldu sulandı

Baktın çar etrafta kadeh dolandı

Nûş ettim kırıkların badesin tek tek

***

İçtim badesini gördüm rengini

Tam on sekiz saat sürdüm cengini

Yar yüzünde saydım üç-beş bengini

Halhalın altında hırdasının tek tek

***

Dediler Sümmani gel etme meram

Adamı çürütür dert ile verem

Seninçün dünyada kavuşmak haram

Böyle yazmış kalem Hüda’sın tek tek

 

Daha sonra Sammani maşukasını aramak için yollara düşmüştür. Anadolu’nun bir çok yöresiyle beraber Kırım, İran ve Kafkasya’nın çeşitli bölgelerinde dolaşmış ancak çeşitli engellerle karşılaşarak maşukasına ulaşamamıştır.

“Güzel sevdi diye adım çekerler. Benim Bir’den gayri cananım mı var” diyen Sümmani’nin Gülperi’ye olan aşkının zamanla ilahi aşka dönüştüğü anlaşılmaktadır.

Sümmani şiirlerinde genellikle toplumsal sorunlara çözümler üreten; iyiliği, doğruluğu, erdemi, irfanı, merhameti ve adaleti vurgulamıştır. Dolaştığı her yerde güçlü bir tını bırakmış ve söylediği koşmalar dillere destan olmuştur.

Sümmani devrin en önemli aşıklarıyla atışmalar yapmıştır. En çok bilinen karşılaşması ise Aşık Yenlik ile olmuştur. Aşık Şenlik ve Sümmani atışması halen günümüz aşıkları tarafından takdir ve tekrar edilmektedir. Bir çok aşık Sümmani ağzı olarak bilinen makamı günümüzde kullanmaktadır.

Hem yaşadığı dönemdeki aşıkları hem de günümüz aşık ve sanatçılarını derinden etkileyen Sümmani’nin bıraktığı avaz dilden dile dolaşmaktadır. Sümmani ailesinin gösterdiği tüm çabalara rağmen ne yazık ki, çok üzücüdür ki Sümmani, görmezden gelinerek özellikle kendi topraklarında ilgisiz bırakılmış ve hak ettiği değeri görmemiştir. Doğduğu ev bir ziyaretçiye gösterilmeyecek kadar kullanışsız durumdadır. Narman denilince açılacak paranteze yazılmayı tek başına hak eden Sümmani, kültür turizminde de değerlendirilememiştir. 1 asır önce kendi dediği gibi bir kenarda bırakılmıştır.

ERVAHI EZELDE

Ervah-ı ezelde levh-i kalemde,

Bu benim bahtımı kara yazdılar,

Gönül perişandır devri alemde,

Bir günümü yüz bin zara yazdılar

***

Bulmadım şadlığın iradesini,

Çekerim bu gamın ziyadesini,

Herkes dosta verdi ifadesini,

Bizimkini ürizgâra yazdılar

***

Aşk benimle eyler daim kıyl-ü kal,

Daha sabretmeye kalmadı mecal,

Derdim taksimdara kıldım arzuhal,

Dedi neylim bahtın kara yazdılar.

***

Gönül gülşeninde har oldu deyu,

Hasretlik cismimde var oldu deyu,

Sevdiğim, sevdiğin pir oldu deyu,

Erbabı garezler yare yazdılar.

***

Dünyayı sevenler veli değildir,

Canı terkedenler deli değildir,

İnsanoğlu gamdan hâli değildir,

Her birini bir efkara yazdılar.

***

Nedir bu sevdanın nihayetinde,

Yadlar gezer yarin vilayetinde,

Herkes diyarında muhabbetinde,

Bilmem bizi ne civara yazdılar.

***

Kadrimi bilmeze eyledim minnet,

Derdimi artıran görmesin cennet,

Sarraflar verdiler yare bin kıymet,

Benim kıymetimi nere yazdılar.

***

Döner mi kavlinden sıdk-ı sadıklar,

Dost ile dost olur bağrı yanıklar,

Aşk kaydına geçti bunca aşıklar,

Sümmâni’yi BİR KENARA YAZDILAR.

 

SÜMMANİ’DEN SEÇME ŞİİRLER:

ELVERİR

Hayal-i gaflette geçirdim müddet

Yetmez mi mazarat uyan elverir

İhtiyarın elden çıkar muhannet

Nadim ol cürmüne utan elverir

***

Fikrin dur eyleme bu gül-ranadan

Cenk eyle aduyu kaçır haneden

Bu nice ham fikri fi’l-i fenadan

Aklın başan topla uyan elverir

***

Bu aşkın şem’ine nice bin yandın

Sana yaramayan işe inandın

Rezalet rengine girdin boyandın

Hal ehlin rengine boyan elverir

***

İhlasta zeminde halde tayyar ol

Ara yar-u garın sırda berdar ol

Tarik-i müstakim gözle seyyar ol

Hak rahına vardın yayan elverir

***

Sümmani sevdiğin nişangah eyle

Giden gitti geleceğe vah eyle

Ta geceler subha dek agah eyle

Amelinden kaldın üryan elverir

 

YAVAŞ YAVAŞ

Bir güzel ki girse gülşen bağına

Misl-i şeyda olur dil yavaş yavaş

O ki girse on üç on dört yaşına

Açılır göğsünde gül yavaş yavaş

***

Sabahın seheri her dem kalkanın

Şirince’nin aşk oduna yakanın

Kendin bilmez ile düşüp kalkanın

Altın ismin eyler puc yavaş yavaş

***

Sümman’ım söylüyor dinim imanım

Bir saat görmesem canım ciğerim

Kaşları bir cellat emr-i kemanım

Göründü gözüme yol yavaş yavaş

 

YAR SİYAH ZÜLFÜNDE BEYAZ GÜL AÇTI

Derdim müneccime kıldım şikâyet

Bir bedel bahtıma gör ne fal açtı

Tahammül etmeye kalmadı takat

Bu sevda serimde kalmakâl açtı

***

Yüz tutmaya hâk-i pâyı görünmez

Cemâli perdeli muyu görünmez

Ben deryâya baktım râhı görünmez

Bazı sağ gösterdi bazı sol açtı

***

Sümmânî sevdana oldu müşterek

Kul ermez menzile meğer everek

Bugün bugün yarın yarın diyerek

Yâr siyah zülfünde beyaz gül açtı

 

DOLANIR

Gönül ne beklersin sen bu gurbeti

Şimdi kömür gözlüm özler dolanır

Neyleyim ki alamadım murâdı

Âh çeker yüreğim sızlar dolanır

***

Ne bir sadık oldum ne bir yalancı

Felek beni etti bâğa bâğbâncı

Düz ovada avını tezdiren avcı

Çıkar dağ başına izler dolanır

***

Kalkmaktadır karşı dağın dumanı

Açmaktadır tabiatın çimeni

Ruhumuz şad olur yayla zamanı

Gelinler ağlaşır kızlar dolanır

***

Bu dünyâda lezzet olur tad olur

Kimin gönlü gamlı kimin şâd olur

Sümmânî’ye acem kızı yâd olur

Korkam yar kapısın yozlar dolanır

(BA-BA-S)  ERZURUM / NARMAN (KHA) / KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.